Kırım Türkleri Tatar Tataristan Radyo meydan fm Crimean
Ana Menü  
  ANASAYFA
  TATARCA-SOZLUK
  KIRIM DAKi SOY KIRIM
  GÖÇ
  HARİTA
  MESAJ
  TATARiSTAN
  YEMEKLER
  RESiM-FOTO
  ViDEO
  SOHBET
  FORUM
  RADYO KAZAN
  RADYO MEYDAN

MAİL

ANA SAYFAN YAP

FORUM
=> Daha kayıt olmadın mı?



FORUM - Rus Hakimiyeti (Çarlık) Dönemi

Burdasın:
FORUM => Tarih => Rus Hakimiyeti (Çarlık) Dönemi

<-Geri

 1 

Devam->


admin
(şimdiye kadar 17 posta)
22.04.2008 06:53 (UTC)[alıntı yap]
Kırım Hanlığı, Osmanlı İmparatorluğu gibi özellikle XVIII. yüzyıl içinde bir gerileme süreci içine girdi. 1769-1774 Savaşı’nda Osmanlılarla birlikte Rusya karşısında alınan mağlubiyet felâketli neticeler getirdi. Bu savaş esnasında Rus orduları Kırım’a girmeye muvaffak olduktan başka 1774’de imzalanan Küçük Kaynarca antlaşması ile Kırım Hanlığı üzerindeki Osmanlı himayesi kaldırıldı. Bu tarihten itibaren dokuz yıl boyunca Rusya’nın Kırım tahtına kukla bir han geçirme çabalarının yol açtığı iç kargaşalar bahane edilerek yarımada tam üç defa Rus ordularının istilâsına uğradı ve çok büyük ölçüde kan döküldü. Nihayet, 1783’de halkın tükenmenin eşiğine geldiği bir noktada Rusya İmparatoriçesi II. Katerina Kırım Hanlığı’nın lağv ve topraklarının Rusya’ya ilhak edildiğini ilân etti.

Kırım üzerinde Rus hakimiyetinin tesisinin hemen akâbinde, Rusya’nın diğer bölgelerine hiç benzemeyen tabiat harikası bu yarımadayı “yabancı” Tatar/Müslüman unsurlardan temizleme, burayı bütünüyle Ruslaştırma ve daha güneye yönelik genişleme teşebbüsleri için stratejik bir sıçrama tahtası olarak kullanma yönünde sistematik adımlar atıldı. Bunun kaçınılmaz bir neticesi olarak, Kırım Tatarlarının Kırım’dan Osmanlı Devleti topraklarına büyük dalgalar halinde göçleri başladı. O kadar ki, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı tarihinden (hattâ ondan bile öncesinden) başlayarak, Sovyet devrinde imkânsız hale gelene kadar Kırım’dan Türkiye’ye göçler tek bir yıl bile durmamış, bazen yüzbinlerle ifade edilen muazzam kitle hareketlerine dönüşmüş, bazen de daha münferit boyutlarda kalmıştır.

Genel olarak Rusya hükûmeti Kırım Tatarlarının dışarıya göç etmesine müsbet bir hadise olarak bakmış ve bunların değil önlenmesi, aksine teşvik edilmesi yönünde hareket etmiştir. Ancak göçün bir anda çok büyük ekonomik kayıplara yol açtığı hallerde bunun kontrol altına alınması çareleri aranmıştır. Göçlerin temel sebebi elbette ki Kırım’ın Müslüman halkına yönelik baskı politikalarıdır. Bu politikaların bir yönü, halkın dinî ve kültürel hayatına yönelik fiilî veya psikolojik baskıların tatbikidir. Müslüman halkın en fazla hassas olduğu dinî kimliğine halel gelebileceği endişesi göçlerin önemli sebepleri arasında yer alır. Bununla birlikte, genel olarak göçlere yol açan sebeplerin en başında geleni ekonomik baskılardır. Bu tür baskılar esasen Kırım Tatar köylülerinin XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren sürekli olarak topraksızlaştırılması şeklinde tezahür etti. Muazzam genişlikteki topraklar yarımadanın Rusya’ya ilhakı ile birlikte Rus asilzadelerine ve memurlarına dağıtılırken, ezici çoğunluğu köylülerden oluşan Kırım Tatarları gitgide sefalete dûçâr oluyorlardı. Göç edenlerin yerleri ise Ruslarla ve onların yeterli olmadığı hallerde, Yunan’lılardan Alman’lara ve Bulgar’lardan İtalyan’lara kadar pek çok Hristiyan unsurla doldurulmaktaydı.

Göçlerin bilhassa Osmanlı-Rus savaşları ile birlikte hız kazanması dikkat çekicidir. Kırım Tatarları Rusya idaresi tarafından Osmanlıların müttefikleri olarak görüldüğünden özellikle Türklerle savaş zamanlarında varlıklarından büyük huzursuzluk duyuluyordu. Böyle dönemlerde baskılar büyük ölçüde artmakta ve hele savaşın bitiminde Çarlık rejiminin daha büyük bir hınçla üzerlerine geleceği endişesi çoğu zaman bizzat Rusya idarecileri tarafından çıkartılan söylentilerle giderek artıyor, henüz vakit varken İslâm Halifesi’nin toprağına gitme düşüncesi ağırlık kazanıyordu. Bu tür endişeler bütünüyle temelsiz de değildi. Nitekim, Kırım Tatarlarının kısmen veya tamamen Kırım’dan iç bölgelere sürülmeleri yönünde teklif ve planlar olmuştu. Bunların gerçekleşememesi ancak bunu temin edecek vesaitin mevcut olmayışından olmuştur.

Bütün göç dalgaları arasında hiç şüphesiz en büyük ve yıkıcı tesirler taşıyanı 1860-1861 yıllarında vuku bulanıdır. 1853-1856 Kırım Savaşı esnasında Osmanlıların ve Müttefiklerinin yarımadanın bir kısmını işgal etmeleri Kırım Tatarlarına yönelik şüphe ve antipati duygularını ve dolayısıyla baskıları daha da arttırdı. Savaş Rusya’nın mağlûbiyetiyle neticelenmekle birlikte, Kırım Tatarlarının başlarına gelebileceklerle ilgili söylentiler ve köylülerin büsbütün kötüleşen ekonomik durumları, âdetâ bir panik halindeki kitlelerin Osmanlı ülkesine göçlerine sebep oldu.

Esas olarak göçlerin neticeleri daima felâketli olmaktaydı. Çoğunlukla hazırlıksız ve tedbirsiz yakalanan Osmanlı idaresi ne yapacağını şaşırırken, muhacirlerin önemli bir kısmı ilkel nakil vasıtalarının kurbanı olarak Karadeniz’in dibini boyluyor, bir kısmı vatanlarına hiç benzemeyen yeni yerleşim yerlerindeki olumsuz şartlar ve salgın hastalıklara yenik düşerek kırılıp yok oluyor, sağ kalanlar da çoğu zaman perişan şekilde hayat mücadelesine girişiyorlardı. Kırım’da kalanların durumu ise, genel nüfusun Müslümanlar aleyhine değişmesiyle daha da ümitsiz bir hale düşüyorlardı. Bütün bir halk âdetâ göç için sırasını bekleyen koca bir kitle haline gelmişti. Zaten 1860-1861 göçünden sonra ilk defa Kırım Tatarları Kırım’da mutlak nüfus çoğunluğunu kaybettiler.

Kırım’da kalan Kırım Tatarları açısından yabancı hakimiyetine girdiklerinden sonra geçen bir asırlık süreyi her açıdan “kara yüzyıl” olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. Bu süre boyunca Kırım Müslümanlarının hemen bütün sosyal, ekonomik, dinî ve kültürel kurumları her açıdan bir çürümeye maruz kaldı. Halk ezici çoğunluğu itibarıyla sosyal ve ekonomik açıdan Rusların ve diğer Hristiyanların mukayese edilmeyecek derecede gerisine düşerken, gelecek nesilleri yetiştirecek olan Müslüman maarif sistemi de fevkalâde geri bir duruma düşmüştü.

Bu ortamda, zaten daimî göçlerle eriyen Kırım Tatar toplumunun değil kendini yenileyebilmesi, uzun vadede varlığını sürdürebilmesi dahi pek mümkün gözükmüyordu. Bütün bu aleyhteki faktörlere rağmen, Kırım Tatarlarını içinde bulundukları bu inkıraz sürecinden çıkaracak ve bir millî uyanış dönemini başlatacak kişi büyük fikir adamı ve reformcu İsmail Gaspıralı (1851-1914) oldu. Gaspıralı vatandaşları olan Kırım Tatarları arasında hemen hiç rastlanmayan bir şekilde genç yaşında çok farklı eğitim ve tecrübelere sahip olma imkânını bulabilmiş, dış dünyayı tanıyabilmiş ve bütün bunlar onun toplumunun içinde bulunduğu durumu çok iyi idrak edebilmesini sağlamıştı. Büyük çoğunluğu itibarıyla kendi kabuğuna kapanmış olan Kırım Tatar toplumunun aksine, Gaspıralı maceralı bir hayatla hem Kırım’daki Müslüman mekteplerinde, hem Moskova ve Voronej’deki Rus okullarında okumuş, Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da bulunmuş, Batı’yı ve Doğu’yu geniş bir perspektifle tetkik edebilmişti.


İsmail GaspıralıGaspıralı her şeyden önce Kırım Tatarlarının yaşamakta olduğu çok ciddî problemlerin esasında Rusya İmparatorluğu dahilinde ki diğer Müslüman halkların meselelerine geniş ölçüde paralel olduğunu ve söz konusu Müslüman halkların büyük çoğunluğunun yalnızca dindaş olmakla kalmayıp aynı zamanda ortak dil ve kültür bağlarına sahip olduklarını idrak etti. “Millet–i mahkûme” olarak tek tek ele alındığında her birinin karşı karşıya bulunduğu çok ciddî sosyal, iktisadî ve hattâ siyasî meselelerle başa çıkabilmesi mümkün görünmeyen bu Müslüman Türk halkları birleştikleri takdirde büyük bir güç teşkil edebilirlerdi. Gaspıralı’ya göre, bunlar zaten mevcut olan ortak din, dil ve kültür temellerine göre modern manâda tek bir Türk milleti halinde birleşebilirlerdi. Bunun aslî yolu ise söz konusu Türk toplumlarının hepsine şâmil yeni ve millî anlayışta bir eğitim sistemiyle ortak bir edebî Türkçe’nin ihdâsıydı. Bu yeni eğitim sistemi asrî standartlara uygun olarak ana dilinde hem dinî hem de dünyevî bilgileri verebilmeli, muhtevası itibarıyla millî şuurun gelişmesine yönelik mahiyette olmalı ve talebe tarafından da kolaylıkla kavranabilmeliydi. Gaspıralı bu esaslar üzerinde ortaya attığı eğitim sistemini “usûl-i cedid” olarak adlandırdı. Rusya Türkleri’nin bütün dertlerinin temelinde yatan mesele olarak gördüğü cehalete karşı savaşın ancak “usûl-i cedid”in başarısıyla kazanılabileceğini düşünen Gaspıralı, reform programına karşı Rusya’nın tepkisinin celbedilmemesi için de son derece ihtiyatlı bir çizgi takip etmekteydi.

Gaspıralı’nın bütün millî fikirlerini ve reform programını tanıtmak ve yaymak yolundaki en önemli aracı 1883’de Bahçesaray’da yayınlamaya başladığı Tercüman gazetesiydi. Kırım Tatarları arasında yayınlanan ilk, bütün Rusya Türkleri (veya Müslümanları arasında yayınlanan da üçüncü gazete olan Tercüman Gaspıralı’nın idealindeki ortak edebî Türkçe’nin örneği olmak üzere sadeleştirilmiş Osmanlı Türkçesinde çıkıyordu. Gaspıralı “usûl-i cedid” mekteplerinin ilk örneğini de 1884’de yine Bahçesaray’da açtı. İşin en başından itibaren hem Müslüman cemaatleri içindeki gelenekçi mutaassıp unsurların, hem de Rus milliyetçi ve misyoner çevrelerinin aleyhte tutumlarına ve büyük imkânsızlıklara rağmen, Gaspıralı’nın çok sabırlı çalışmaları ile gerek Kırım’da gerekse Rusya İmparatorluğu’nun diğer bölgelerinde (özellikle İdil-Ural bölgesinde) programına inanan ve destekleyen zümreler oluştu. Tercüman yirmi yıl içinde Doğu Türkistan’dan Balkanlara, İdil-Ural bölgesinden Mısır’a kadar bütün Türk Dünyası çapında başka bir emsali görülmeyen bir okunma yaygınlığına ve tesir gücüne ulaştı. “Usûl-i cedid” mektepleri ise Rusya İmparatorluğu’nun Müslümanlarla meskûn her bölgesine yayıldı (bunların sayıları I. Dünya Savaşı’nın başlamasından önce 5.000’i bulacaktı. Gaspıralı’nın bütün Rusya Türklerine şâmil millî birlik fikirlerinin en çarpıcı tezahürlerinden birisi de, 1905 İnkılâbı’nı müteakip Rusya’da ortaya çıkan nisbî serbestlik ortamından yararlanarak teşekkül eden Bütün-Rusya Müslümanları Kongreleri’dir. Çarlık dönemi içinde toplam dört kere toplanabilme imkânını bulan bu Kongreler, Rusya Türklerinin tarihteki ilk ortak teşkilatlanmasını ve Gaspıralı’nın millî fikirlerinin genel bir yapı içinde tecessümünü temsil etmiştir.

Gaspıralı’nın millî maarif reformu Rusya İmparatorluğu’nun diğer Müslüman bölgelerinde olduğu gibi, onun vatanı olan Kırım’da da genç bir millî aydınlar zümresinin ortaya çıkmasına hizmet etti. Bu aydınlar zümresi içinde yalnızca bütünüyle Gaspıralı’nın görüşlerine katılanlar değil, ondan gayet farklı düşüncelere sahip radikal gençler de yer almaktaydı. Genellikle Rus illegal siyasî partilerinden Sosyalist İnkılâpçıların görüşlerinin etkisinde olan bu gençler, Çarlık rejimiyle uzlaşma yerine ona doğrudan savaş açma ve bu yolda (terörist olanları dahil) Rus inkılâpçı unsurlarıyla işbirliği yapılmasını savunuyorlardı. Önceleri az sayıda olan bu genç gruplar Gaspıralı’nın savuna geldiği dinî (İslâm) ve etnik (Türk) millî kimlik esaslarını kabul etmekle birlikte, bunu Kırım’a ait bir “Vatan” kavramıyla takviye ettiler ve Kırım’ın Müslüman Türklerinin yani Kırım Tatarlarının özgün modern millî kimliğinin teşekkülüne katkıda bulundular.

Önce 1905 Rus İnkılâbı ve bilâhare de 1908 Osmanlı Meşrutiyet İnkılâbı ile birlikte Kırım Tatarları ve Türkiye arasındaki ilişkiler büyük bir ivme kazandı. Kırım Tatarlarının büyük ihtiyaç duyduğu eğitim kadroları Türkiye’den gelen (çoğu Kırım Tatar asıllı muallimlerle karşılanırken, pek çok Kırım Tatar genci de okumaya İstanbul’a geldiler. Bunlardan büyük rahatsızlık duyan Çarlık rejiminin engelleme çabalarına rağmen, bu gelişmelerin çok önemli kalıcı tesirleri oldu. Bir neslin Kırım Tatar aydınları Türkiye’de o zaman cârî olan fikirlerden kuvvetle ilham almış olarak fevkalâde istiklâlci, hürriyetçi ve milliyetçi olarak yetişti. Bu kadrolar İstanbul’da ve Kırım’da yeraltı teşkilatları kurarak yaygın bir faaliyet içine girdiler.

77FeTCpS7 (Ziyaretçi)
25.01.2015 08:11 (UTC)[alıntı yap]
哈 我又來了想在請問一下,我最後還是改回thickbox,因為colorbox我看了官網說明其實不曉得他到底要怎麼跨越iframeOpening ColorBox in the parent of an ifermad documentAnything loaded within an iframe is going to be confined to that iframe. The only way not to be confined by the iframe is to move ColorBox to the parent document. From the iframe you can reach back to the parent document to call ColorBox.Example:看不太懂他這個要放哪裡 阿還有一個問題就是,我使用了thickbox之後發現火狐的話畫面會整個跑掉(不能居中)ie可以,後來有測試是載入css的問題,但是還不曉得怎麼改 .

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 32
Bütün postalar: 261
Bütün kullanıcılar: 346
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  TÜM TATARLARIN KIRIM TÜRKLERİNİN SEVGİ SAYGI VE KARDEŞLİK SAYFASI SAYFA HER GEÇEN GÜN GENİŞLEMEKTE AMACIMIZ SADECE PAYLAŞIMDIR. BİZE MAİL ATARAK VEYA MESAJ BORDUNA MESAJ BIRAKARAK ULAŞABİLİRSİNİZ BU SAYFADA GÖRDÜĞÜNÜZ EKSİKLİKLERİ VE OLMASINI İSTEDİKLERİNİZİ BİLDİRİNİZ  
Haberler  
 
 
Toplamda 146075 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol